11 Ekim 2012 Perşembe

KARACAOĞLAN ŞİİRLERİ

karacaoğliş 300x218 Karacaoğlan Kimdir ? Karacaoğlan hayatı, Karacaoğlan eserleri17.yy'da Çukurova yöresinde yaşamış olan Karacaoğlan Aşık Edebiyatı'na birçok yenilikler getirmiştir. Şiirlerinde insana dönüklüğün yanında asıl belirgin tema aşk ve doğadır. Ona göre kişi yaşadığı sürece yaşamdan zevk almalı ve gönlünü eğlendirmelidir. Osmanlı Devleti'nin karışmaya henüz yeni yeni başladığı zamanlarda yaşamış olan ozanı ben biraz da Ağustos Böceği ile Karınca fabl'nın Ağustos Böceği'ne benzetiyorum. Ülkesinin iç isyanlarla ve savaşlarla can çekiştiği bir dönemde Karacaoğlan, nerde pınar başında bir dilber görse ona aşık olup, methiyeler düzüyor. Bu kadar güçlü bir kalemi olan şairin toplumsal tek bir şiiri bile yok. Belki korkuyordur diyeceğim ama sevdiği kızların babalarından, ağabeylerinden korkmuyor. O halde, bu dönemden yüz yıl sonra hasta adam diye tabir edilecek bir devletin padişahından da korkmamıştır herhalde. Belkide siyaseti sevmiyordur. Keyif adamı işte. Neyse şiirlerine dönersek ilk kez onun şiirlerinde sevgililerin adları söylenir. Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü... Gönlü bir kişiyle yetinmez Karacaoğlan'ın. Her çiçekten bal alan bir arı gibidir o. Erotizm şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır. Çağdaşlarından farklı olarak somut bir aşktır onunki. Kanlı canlı sevgiliyi cinsellik motifleriyle daha da belirginleştirir. Onun kadına ve sevgiliye bakış açısı Aşık Edebiyatı için büyük bir yeniliktir. Din temaları şiirlerinde oldukça az yer alır. Bugüne kadar bilinen 500 şiiri vardır.
  Şimdi size onun en sevdiğim şiirlerinden örnekler vereceğim.
 Bu şiirin hikayesi şöyle: Bizim Ağustos Böceği yine bir güzele tutulur. Fakat kız onu esmer diye beğenmez. Karacaoğlan da alır sazı eline döktürür bu şiiri.
Bana Kara Diyen Dilber

Bana 'kara' diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş konca
Salıverirsin kolunca
Beliğin ince değil mi

Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni 'kara' diye yerme
Mevlam yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi

Hind'den Yemen'den çekilir
Gelir Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi

Göllere konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lale sümbül biçerler
Ağalar beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sümbül de kara değil mi

Karac'oğlan der maşallah
Bir gün görürüm inşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü kara değil mi

Bir Kız Bana Emmi Dedi

Değirmenden gelirim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

Bizim ilde üzüm olur alc olur
Sızılaşır bozkurtları aç olur
Bir yiğide emmi demek güç olur
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

Birem birem toplayayım odunu
Bilem dedim bilemedim adını
Elbistan yanaklı Kürdler kadını
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

Karacoğlan der ki noldum nolayım
Akar sularınan bende geleyim
Sakal seni makkabınan yolayım
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

Bir Ayrılık Bir Yoksulluk

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm



Güzel Ne Güzel Olmuşsun

Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi

Mendilim yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adın ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı

Seğirttim ardından yettim
Eğildim yüzünden öptüm
Adın bilirdim unuttum
Çağırmayı çağırmayı

Benim yarim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi

Çağır Karac'oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı

Bu da onun umutsuzluğa kapılmamayı anlatan şiirlerinden birisi.
Koyun Meler Kuzu Meler

Koyun meler kuzu meler
Sular hendeğine dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül gamlanma

Yiğit yiğide yâd olmaz
İyilerde ham süt olmaz
Bin kaygı bir borç ödemez
Gamlanma gönül gamlanma

Yiğit yiğidin yoldaşı
At yiğidin öz kardaşı
Sağlıktır cümlenin başı
Gamlanma gönül gamlanma

Yiğit yiğide yâr olur
Kötülerde ham süt olur
Kara gün ömrü az olur
Gamlanma gönül gamlanma

Nâçar Karac'oğlan nâçar
Pençe vurup göğsün açar
Kara gündür gelir geçer
Gamlanma gönül gamlanma

İşte Karacaoğlan'ın erotik diye tabir ettikleri şiirlerden biri. Aslında çok da cinsel bir içeriği yok bence.

Sevdiğim Dilber 2

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeğe geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim

Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yaran ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim

Karac(a) oglan der ki işin doğrusu
Gökte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeğe geldim

Toplumsal tek bir şiiri yok dedik ama birkaç tane varmış demek ki. Aslında benim demek istediğim. Baştakileri eleştiren, şiirlerinin insanları düzene karşı uyaran bir yönü yok anlamındadır.

Nemçe Kralı
Hazır ol vaktinde Nemçe kralı
Yer götürmez asker ile geliyor
Patriklerin inmiş tahttan diyorlar
Bir halife kalmış o da geliyor

Yetmiş bin var siyah postal giyecek
Seksen bin var Allah Allah diyecek
Doksan bin var tatlı cana kıyacak
Yüz bini de Tatar Han’dan geliyor

Gelen Ahmet Paşa’m kendidir kendi
Altmış bin dal-kılıç küsuru cündi
Kaçma kafir kaçma ölümün şimdi
Hacı Bektaş Veli kalkmış geliyor

Şevketli efendim Sultanım vezir
Altmış bin kılıçla yanında hazır
Deryalar üstünde boz atlı Hızır
Benli Boz’a binmiş o da geliyor

Karac’oğlan der ki burda durulmaz
Güleç yüze, tatlı söze doyulmaz
Gökteki yıldızdan çoktur sayılmaz
Yedi iklim dört köşeden geliyor

Ne yaptın Karacaoğlan, 11 yaşında da sevgili mi olur?

On Birinde Bir Yar Sevdim

On birinde bir yar sevdim
Yeni açmıs güle benzer
On ikide şeker şerbet
Oğul vermiş bala benzer

On üçünde gözün süzer
Zülüfün gerdana düzer
Kargı kamış gibi uzar
Boyu servi dala benzer

On dördünde pek derbeder
Dostun ikrarını güder
Nere çekersen ora gider
Boynu toklu kula benzer

On beşinde yaşar yaşın
Her örnekten bağlar başın
Tenhalarda arar eşin
Tez alışkın tele benzer

On altıda kurt bilekli
Yüreği Hakka dilekli
Sağrısı yesil örekli
Esen poyraz yele benzer

On yedide delidolu
Hiç bilmez gittiği yolu
Hasbahçenin gonca gülü
Kız turnada tele benzer

On sekizde geçer gücü
Kız oğlana bulur suçu
Gelinin ibrişim sacı
Kızın altın tele benzer

On dokuzda olur hasta
Zülüfleri deste deste
Gelin şeker şerbet tasta
Kız petekte bala benzer

Naçar Karac(a) oğlan naçar
Aşkın kitabını açar
Yiğirmide vakti geçer
Geçmez akça pula benzer


  Son olarak bilmeyenler için Karacaoğlan'ın tüm şiirlerinde son kıtadaki isminin neden Karac'oğlan şeklinde yazıldığını anlatacağım. Şiirlerini hece ölçüsüyle ( Bütün dizelerdeki hece sayılarının eşit sayıda olmasına dayanan şiir ölçüsü) yazdığı için bu şekildedir. Yaşadığı çağda belki hiçbir yerde eşitliği bulamayan Karacaoğlan bunu şiirlerindeki dize sayılarıyla da olsa sağlamış. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder