GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur.
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül tanrısına der ki:
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Cahit Sıtkı Tarancı, namı diyar Otuz Beş Yaş şairi. Onun şiirlerini kendime çok yakın buluyorum çünkü şiirlerinin çoğuna karamsar bir hava hakim. Karamsarım çünkü gerçekçiyim. Karamsarım çünkü hayalperest değilim. Fakat bu karamsarlığımın altında en ufak bir yağmurda gömüldüğü yerden derhal fışkıracak umut filizleri de yok değil içimde. Cahit Sıtkı, edebiyatçılar arasında ölüm şairi olarak tanınır. Şiirlerinin ana teması ölüm ve yalnızlıktır. Yukarıdaki şiir gibi bir ölüm korkusu sarmıştır şairi ve şiirlerini. O, biraz da İtalyan yazar Dante'den etkilenerek hayatı 35 yaş öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırmıştır. Yani insan ömrünü 70 yıl olarak belirlemiş fakat kendisi 46 yaşında gözlerini yummuştur yaşama. Yine aynı şeyi vurgulayacağım ama toplumsal şiiri pek azdır. Fakat şiirleri üslup yani söyleyiş tarzı, kelimeleri seçmedeki ustalığı ve biçim yönünden öyle güçlüdür ki şiirden birazcık anlayan hiçbir insan onun şiirlerine burun kıvıramaz. Bana şiiri sevdiren ilk şairlerden biri olması da ayrıca Cahit Sıtkı'yı benim için oldukça değerli kılıyor. Ölüm temasını işleyişteki ustalığı, bize gerçekten ölümden korkma duygusunu hissettiriyor. Ölümü anlatması aslında yaşamı çok değerli görmesinden ileri geliyor. Bazen bir şeyi en iyi ifade yolu onun zıttını anlatmaktır. "Senden nefret ediyorum" sözcüğünün altına hemen herkes "seni seviyorum"um yattığını bilir sanırım. Cahit Sıtkı da ölümü anlatarak aslında yaşamı anlatıyor bence.
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Öğrencilerime bu şiiri okuduktan sonra "Abbas onun nesidir?" dedim. "Kankasıdır" dediler. İnsanın Abbas gibi dostları olmalı.
ABBAS
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Bu şiirinde, Cahit'in de toplumun sınıflara bölünmesinden rahatsız olduğu görülüyor.
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Şiirle kalın ve hayatı , bize doğa tarafından sunulan en değerli şeyi yaşamı uçurmayın , kaçırmayın.
UÇTU UÇTU
Uçtu uçtu leylek uçtu,
Uçtu uçtu masa uçtu,
Uçtu uçtu Semahat uçtu,
Uçtu uçtu .......
Ne uçtu sanırsınız çocuklar?
Uçtu uçtu gençliğim uçtu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder