Onu ilk defa bir tişörtün üstünde gördüm. Yanımdaki kişiye tişörtteki adamın kim olduğunu sorduğumda bana "devrimci" diye yanıt verdi. Devrimci ne demekti ? Sorduğum kişinin mimiklerine bakılırsa iyi bir şey demekti. Aradan yıllar, yıllar ve yıllar geçti. Che'yi gerçek anlamda daha yeni yeni tanıyorum ya da tanımaya çalışıyorum. "Che" İspanyolca "hey, sen" anlamına geliyormuş. Guevara bunu herkese sık sık söylediğinden lakabı "Che" olarak kalmış. Che ne yazık ki günümüzde bir kült haline geldi. Onun resimleri şu an tişörtlerde, kupa bardaklarda, şapkalarda belki de onun hakkında hiçbir şey bilmeyenlerin hizmetinde. İlgi çekmek, marjinal görünmek için kullanılıyor. Bir şeyin fetiştirilmesi, asıl ilginin kişi üzerine yoğunlaştırılması, onun yaptıklarını gölgede bırakıyor. Bunu yapan insanlara da kızamıyorum. Anamalcı bir toplumda yetişen, şekillenen insanlarız çünkü. Che'ye dönersek eğer onu Rambo kadar güçlü; Einstein kadar zeki sanıyordum. Yazdığı günlükleri okudum. O, tıpkı bizim gibi sıradan biri. Hatta astımı olduğu ve sık sık astım krizleri geçirdiği için normal bir kişiye göre dezavantajı bile var. Onu bizden ayıran en önemli özelliği " özgür bir kafası ve yüreğinin" olmasıdır. Bununla birlikte bir devrimin doğmasına, dünyanın özgür insanların da dünyası olmasına büyük katkılar sağlamış biri. Bazı araştırmacılara göre o, yeni insanın bir prototipi. Bazı düzen yanlısı kişilere göre ise o, bir katil. Katil çünkü Che'nin savunduğu "ortaklaşmacılık" bu insanların rahatını kaçıracak. Devrim olursa eğer, ellerindeki malları yoksullarla paylaşacaklar. Ömürleri boyunca hiç yapmadıkları şeyi yapacaklar. Yani çalışacaklar.
Kitap, Che'nin Latin Amerka'nın çeşitli yerlerine yaptığı gezileri anlatıyor. Bu gezilerde Che, oradaki yoksulluğu yakından gözlemliyor. Böylece onda var olan ortaklaşmacılık fikirleri daha da pekişiyor. Bu fikirlerle harekete geçiyor. Hayatındaki en önemli olaylardan biri Fidel Castro'yla tanışması oluyor. O bölümden bir alıntı : Siyasal bir olay yaşandı. Kübalı devrimci Fidel Castro ile tanıştım. Genç, zeki biri. Kendinden çok emin ve son derece cesur. Galiba birbirimize tıpatıp benziyoruz" Castro'yla Küba Devrimi'ni gerçekleştiriyor. Burada görev alan önemli kişilerden sadece Che Kübalı değil. O, Arjantinli. Arjantini yalnızca futbol ve Messi sayesinde tanımamız ne acı. Neyse Kübanın sanayi bakanı olan Guevara, Castroyla düştükleri fikir ayrılıkları yüzünden (bu bilgi kesin değil) Bolivya'ya gidiyor. Bolivya'nın kurtuluşu için gerilla olarak görev yaparken Bolivyalı küçük bir asker tarafından öldürülüyor. Bir kitaba sığmayacak koskoca bir hayat böyle birkaç paragrafta bitti. Çok sıkıntı çeken fakat umudunu hiç yitirmeyen Che, günlüklerini daima " Göreceğiz bakalım" diye bitiriyor. Ben de şimdi bunu yapacağım ve umudumu hiçbir zaman yitirmeyeceğim. "Göreceğiz bakalım."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder