"Benim yabancı dilim Türkçe'dir." Filmdeki en özel cümleyle başlamak istedim yazıma. Bu film beni ta uzaklara, Urfa'ya götürdü yeniden. Çok sıcak, şirin bir film. Sanki biri gizli bir kamerayı hayatın tam ortasına koymuş. İnsanların en doğal, yalın hallerini çekmiş. Filmin konusu şöyle: Denizlili Emre Öğretmen, doğudaki bir Kürt köyüne atanır. Henüz ilk öğretmenliğidir. Birleştirilmiş bir sınıfta, çoğunluğu Türkçe bilmeyen öğrencilere bu dili öğretmeye çalışır. Ancak onu oldukça zor bir süreç bekliyordur. Çünkü ne o, öğrencileri anlar; ne de öğrenciler onu.
Tam da ana dilde eğitim tartışmalarının yaşandığı şu sıralar, bu film konuyu öyle basitçe anlatmış ki üstüne söylemeye tek bir sözcük bile gerekmiyor. Saçları yağlı, tırnakları kirli bu kara gözlü çocuklar, insana hep aynı soruyu sorduruyor. "Ne yapmalı?" Ne yapmalı da bu insanların yoksulluklarını, cehalete teslim edilmiş; insanlık düzeyinin çok alt sınırlarında olan hayatlarını değiştirebilmeli?
Ana dilde eğitim konusuna geri dönersek eğer, insanların yalnızca empati yapmalarını istiyorum. Annenizden öğrendiğiniz dil, ülkenizdeki çoğunluğun dilinden farklı. Siz yabancı bir dilde okumayı yazmayı ve daha bir sürü şeyi öğrenmek zorundasınız. Bu, hayata dezavantajla başlamak değil midir? Nerede kaldı "Yasalar önünde insanlar eşittir." söylemleriniz? Sonuçta ikinci bir dili ne kadar iyi öğrenirsek öğrenelim, hiçbir dilde kendi ana dilimizde olduğu kadar rahat olamayız. Düşünebildiğimiz gibi konuşabilmenin tadı elbette başkadır.
Bu yazımı Pamuk şiiriyle noktalıyorum. Urfa'daki öğrencilerimin okula geç gelip okuldan erken ayrılmalarına, zaten esmer olan tenlerinin iyice kararmasına neden olan pamuk... Onlardan en önemli, en güzel şeylerini yani çocukluklarını çalan pamuk...
PAMUK
Gözyaşlarımızla sularız seni ey pamuk
Bu eller açtırır, bu adımlar güzelleştirir seni.
Elde kazma, elde kürek bütün işlerin bizim omuzlarımızda,
Türküler çağırarak üretiriz seni.
Altın babalarına varırsın sonunda.
Pamuk! Bizim toprağın ürünüsün sen.
Oysa biz çıplağız ve meteliksiz.
Ne kadar yüksekmiş kıymetin bilememişiz.
Cahil ve köylü olduğumuz içindir bu yoksulluğumuz.
Yüzde bir kadarını da kazandık mı razı geliriz.
Ciğerixwin (Ciğerhun)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder