Çevremde son zamanlarda çok fazla duyduğum ve bundan rahatsız olduğum bir konudan bahsedeceğim. Ön yargı... Siz de mutlaka rastlıyorsunuzdur. "Aman Karslılar'dan uzak dur, Kayserililer çok kurnaz olurlar, kimdi o kavgayı çıkaran Kürt müydü?" Evet ben de sık sık duyuyorum. Bir insanı kendisinin bilerek, isteyerek seçmediği -ki aslında seçebilir de- bir şeyden dolayı, onun doğuştan kazandığı özelliklerinden dolayı onu yargılamak. İnsanları dilinden, dininden, ırkından dolayı sınıflandırmak ne kadar cahilce bir şey. Bunun nedeni çok çeşitlidir elbet ama ben daha çok ön yargı olduğunu düşünüyorum. Birbirimizi yeterince tanımıyoruz. Hatta tanıma fırsatı bile vermiyoruz. Ön yargıların tutsağı olmuşuz bir kere. Kafamızda bazı şeyler şekillenmiş. Yeni şekillere, renklere gerek duymuyoruz.
Bir insanı yalnızca insan olduğu için sevmeliyiz. Bizimle aynı milletten, dilden ya da dinden olduğu için değil; yalnızca o da bizim gibi bir insan olduğu için sevilmelidir. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir acı eğer bizim acımız olmuyorsa, "insanlık vasıflarını taşıyor muyuz?" diye tekrar bir düşünmeliyiz. Dünyanın kocaman bir ülke olduğunu var sayarsak eğer, evet hepimiz aynı gökyüzünün milletiyiz.
insan ada değildir, bütün de değildir tek başına.
anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır;
bir kum tanesini alıp götürse bile deniz,
küçülür avrupa.
sanki bir burunmuş,
dostlarının yada senin bir yurdunmuş gibi
bir insanın ölümüyle eksilirim ben,
çünkü bir parçasıyım insanlığın;
işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını,
çanlar senin için çalıyor...
john Donne
(Ernest Hamingway'ın "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" adlı kitabının giriş kısmından alınmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder